Koşar, oynar, dünyanın her halinin bundan ibaret olduğunu zanneden çocuklar idik. Öyle ki özlemler, sevgiler, nefretler ve acılar hep oyunlara karışık, hep oyunla iç içeydi.
At arabası tıngır mıngır sokağın taşlı yolunda ilerlerken arkasına asıldığımızda, atarabacının savurduğu yağlı kamçı bizi yıldırmaz, tekrar sokağın taşlı yolundan geçmesini beklerdik. Biz acıya oyunla alıştık.
Hurdacı Apo'nun eşek arabası sokağımızdan geçtiğinde hurdaları yetiştirip aldığımız keçi boynuzunun dişimizi kırarcasına damağımıza bıraktığı tatla hayatın zorluğunu anladık.
Adıgüzel emminin ağacından arakladığımız çağlanın, kayısı olduğunu pazarcının tezgâhında farkında olmadan yok ettiğimiz yarınlarda anladık.
Bir uçak geçerdi, gökyüzüne hasret tütsüsünü salarak. Herkes bağırırdı bir ağızdan:
Tayyare babama selam söyle!
Arkadaşlardan birinin babası Almanya'da diğerininki Libya'da. Uçağın nereye gideceğini bilmeden herkesin dilinde bir cümle:
Tayyare babama selam söyle!
Benim babam evimize iki kilometre uzaklıktaki işyerindeyken, gönderdiğim selamım kulağını çınlatırdı, en azından ben öyle hissederdim. Akşama kadar bekleyecek vakit yoktu. Bir an önce selam ulaşıp kulağı çınlamalı, eve gelene kadar hasret kokusundan arınmış olmalıydı. Babamla aramdaki bağ, göğü tütsüleyen tayyare kadar sessiz ve o kadar esrarengizdi.
Diğer arkadaşın babası, evinde tahta bacaklı sandalyeye oturmuş, yanağını ellerinin arasına almış, yarınımız ne olacak, eve ekmek getirecek bir işim de yok! Diye kara kara düşünürken yavrucuğunun sesi kulaklarında çınlıyordu:
Tayyare babama söyle!
Ve yanağında bir gülümseme, ümit doldu evine, eteğine...
Başka bir arkadaşın babası rahmetli olmuştu. Onun da dilinde aynı cümle:
Tayyare babama selam söyle!
Başkasının selamına benzemiyordu ama bunu sadece kendisi biliyordu. Hem o birbirine karışan çığlıklarda onun babasının öldüğünü kim aklına getirecekti ki. Tertemiz kalbiyle babasına selam söylüyordu. Hem kim bilebilirdi selamının ulaşmayacağını?
Sık geçmezdi tayyare, hasretle bakardık masmavi gökyüzüne, babalarımıza selam söylesek diye. Hasret babaya mı? Tayyareye mi? Karışırdı birbirine...
Şimdi gökyüzü eskisi kadar mavi değil ama çok tayyare geçiyor sayısız. Ben, hâlâ babama hasretim.
Tayyare! Babama selam söyle!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder